Trabzon’a Mülteci Akını ve Trabzon konferansı
Makale: Özhan Öztürk
Mülteciler
Ruslar kente girmeye hazırlanırken Trabzon halkı yapabilirse yol parası temin etmek için elindekileri yok bahasına satıp batıya doğru göçe koyulmuş, deniz yoluyla sevk izdihama yol açarken, kayıkçılar fahiş fiyatlara çalışmış, Trabzon bölgesinin yerli askerleri ailelerinin derdine düşerek birliklerini terkmiş, asayiş bozulunca da göç yolu boyunca eşkıyalık olayları artmıştır.
Trabzon ve ilçelerinde yaşayan zengin esnaf ve devlet memurları yerleşimi deniz yoluyla boşaltırken, yoksul ve köylüler yanlarına alabilecekleri kadar eşya hatta kimisi evcil hayvanlarını da alarak yayla yollarını kullanarak Orta ve Karadeniz bölgesine doğru ilerlemiştir. Muhacirlerin büyük kısmı Samsun, Sinop, Kastamonu hatta daha batıya İstanbul’a dek uzanan alana yerleşirken bir kısmı da daha yakın olan Giresun ve Ordu’ya sığınmıştır. Özellikle Ordu, Giresun ve Tirebolu’ya sığınan 80 bin kadar mültecinin barınma ve beslenmesi sorun olurken, 1 okka buğday ekmeğinin fiyatı 14, 6 okka mısırın ise 75 kuruşa çıkmıştır[1]. Muhacirler mümkün oldukça 1915 ve 1917’de boşaltılan Ermeni ve Rum evlerine yerleştirilmiştir. Alelacele yola çıkan mültecilerin çoğunun giyecek sorunu yaşaması üzerine valinin eşinin başkanlığında oluşturulan bir komisyon tüccar Ebranoszade Sırrı Bey’den 1.300 lira bedelle 62.000 arşın kumaş alınıp muhtaçlara dağıtılmış, meyvesiz ağaçlar kesilip, tüccarlardan fındık kabukları toplanıp 1.000 hane mülteciye dağıtılarak oldukça 1916 kışını sağ salim geçirmeleri amaçlanmıştır[2]. Aynı anda kimsesi olmayan 300 kadar mülteci çocuk için bir yetimhane ile 100 kadar çocuğa terzilik, marangozluk, kunduracılık gibi meslekleri öğretecek bir kurs açılmıştır. 1917’de buğday ununun çuvalı 11 liraya yükselince, devlet memurları bile aç kaldıklarından ailelerini besleyemediklerinden şikâyet etmeye başlarken çoğu düzenli iş sahibi olmayan, mülteci aileleri açlıktan ölme sınırına yaşamaya başlamışlardır. Buğday ve mısır unu sıkıntısına ek olarak tohum kıtlığı baş gösterince Vali Cemal Azmi Bey, çabuk ürün alınması için tüm boş bahçelere patates ekimini emretmiş, gönülsüz olanlar için para ve tohum yardımı gibi özendirici yöntemlere başvurarak beslenme sorunu aşmayı denemiştir. Ekim devrimi sonrasında Ruslar Trabzon’u boşaltınca Ziraat Müdürlüğü köylerine dönen Trabzonlulara ekim mevsimi geçmeden kişi başı 3-4 kg toplamda 70 ton mısırlık tohum ile çeşitli tarım araç gereçleri dağıtmışsa da, köylerde inek, at, manda gibi koşum hayvanı kalmadığı için köylüler kol gücüyle her şeye sıfırdan başlamak zorunda kalmışlardır[3]. Tasvir’i Efkar gazetesinde 1. Dünya savaşı sırasında Rus işgaline uğrayan vilayetlerden muhacir çıkan Müslümanların istatistiki resmi kaynaklara dayanılarak yayımlanmış olup listeye göre Trabzon vilayetinde yaşayan 1.100.624 Müslümanın 354.142’si muhacir çıkmıştır. Trabzon ile birlikte Erzurum, Bitlis, Van ve Erzincan vilayetlerinden toplam 2.623.484 Müslüman’ın 902.865’i başka vilayetlere göç etmiş ve 701.166 Müslüman zayi olmuş, geride bıraktığı evine bir daha dönememiştir[4].
Trabzon konferansı
3 Mart 1918 tarihinde Rusya ile Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan arasında imzalanan barış antlaşmasının 3. paragraf 4. maddesine göre Kars, Ardahan ve Batum Rus ordusu tarafından boşaltılacak, bölge halkının kendi kaderini tayin etmesine engel olunmayacaktı. Bununla birlikte Güney Kafkasya’da 10 Şubat 1918’de Gürcü Bolşeviklerin liderliğinde Gürcü, Ermeni ve Azerbaycan Türklerinin temsilcilerinden oluşan, her toplumun kendi mahalli idarelerini kuracağı, merkezi Tiflis alan bir hükümet organınca yönetilen bir nevi federasyon olan “Mâverây-ı Kafkas Cumhuriyeti” ilan edilmiştir. Bahsi geçen 3 ilde plebisit yapılmadan önce Babıâli hükümeti yeni kurulan Kafkas federasyonu ile görüşmek için 14 Mart-14 Nisan tarihleri arasında Trabzon’da bir konferans düzenlemeyi uygun bulmuştur. Kafkas heyeti Batum’dan vapurla Trabzon’a gelirken Rauf Bey (Orbay) başkanlığındaki Osmanlı heyeti de bir torpido gemisiyle 12 Mart günü Trabzon’a varmış, bir yandan da Batum, Kars ve Ardahan’ın işgali için gerekli askeri hazırlıklar yapılmış ve Trabzon’a asker çıkarılmıştır. Görüşmelerde sonuç alınmaması üzerine Batum civarındaki Türk birliği 13 Nisan tarihine dek kentin teslimini istemiş, Mâverây-ı Kafkas hükümeti de bu teklifi reddederek Osmanlı devletine savaş ilan etmişse de Türk ordusu aynı gün kente girmiş, Trabzon konferansı da dağılmıştır. Osmanlı ordusunun 25 Nisan’da Kars ve 30 Nisan’da Ardahan’ı ele geçirmesi üzerine Mâverây heyeti yeniden görüşmek amacıyla Batum’da yeniden görüşmelere başlamışsa da 26 Haziran’da federasyon çökmüş, 4 Haziran’da Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile ayrı ayrı anlaşma imzalanmıştır. [5]
Trabzon’da Konsolosluklar
Osmanlı Devleti’nin 1829’dan itibaren Karadeniz Limanlarını yabancı gemilere açmayı kabul etmesi ve Bayburt ve Erzurum yoluyla İran’a ulaşan tarihi kervan yolu sebebiyle transit ticaretin merkezi konumuna gelmesi yüzünden Avrupa ülkelerinin Trabzon’a ekonomik ve siyasi ilgisi artmıştır. Gelişen ticaretin kaymağını yiyen İngiltere 1830 yılında Trabzon’da ilk konsolosluğu açarken 1836’da kente buharlı gemi seferlerinin yapılmaya başlanmasından sonra Rusya İran, Yunanistan, Fransa, İtalya, Avusturya, Prusya, ABD ve Belçika’da birer konsolos açmışlardır. 1867-1873 yılları arasında Trabzon’da İngiliz Konsolosluğu görevinde bulunan William Gifford Palgrave Ocak 1868 tarihli bir raporuna göre kentte bulunan konsoloslukların görevlerini şu şekilde açıklamıştır[6]:
- İngiliz Konsolosluğu: Yetki alanı Trabzon bölgesi olmakla birlikte Sivas, Ankara ve Kastamonu’ya kadar olan bölgede etkin olan, İran ve İstanbul arasındaki haberleşme ve posta işleriyle ilgilenen ve Sinop ve Samsun’da birer temsilcisi, Batum’da ise yardımcı konsolosu bulunan konsoloslukta bir konsolos, bir tercüman ve iki hukukçu görev yapmaktaydı.
- İran Konsolosluğu: bir konsolos, bir konsolos yardımcısı, bir tercüman, iki hukukçu ve sekreterlik kısmında geniş bir yazıcı kadrosu bulunan konsolosluğun Rus konsolosluğuyal yakın ilişkileri bulunmaktadır. Kentte çoğu Tebrizli 320 İranlı yaşamakta olup hepsi transit ticaret ile ilgilenmekteydi.
- Purusya Konsolosluğu: 1867’de konsolosun ölümünden sonra henüz yenisi atanmamıştır.
- Avusturya Konsolosluğu: Bir konsolos, bir konsolos yardımcısı, bir tercüman ve iki hukukçu bulunmakta olup ayrıca Samsun ve Sinop’ta aynı zamanda vapur acentası temsilcisi olan iki konsolos yardımcısı görev yapmakta kentte 29 Avusturya vatandaşı yaşamaktaydı.
- İtalyan Konsolosluğu: Bir konsolos, bir konsolos yardımcısı, bir tercüman ve bir hukukçu bulunmakta olup kentte çoğu eczacı 51 İtalyan yaşamaktaydı.
- Fransız Konsolosluğu: Bölgedeki Katolik, Latin, Yunan ve Ermenilerin haklarını da gözeten konsoloslukta konsolos, bir konsolos yardımcısı, bir sek-reter, bir tercüman ve bir hukukçu bulunmakta, kentte çoğu yol yapımında çalışan mühendisler olmak üzere 51 Fransız vatandaşı yaşamaktaydı.
- Rus Konsolosluğu: Bir başkonsolos, konsolos muavini ve iki sekreter; bir tercüman, iki avukat ve muhafızların görev yaptığı Trabzon Rus Baş Konsolosluğuna bağlı olarak, aynı zamanda hepsi Rus vapur firmalarının temsilciliğini yapan Batum konsolosu, Samsun’da bir konsolos yardımcısı, Giresun, Ordu, Sinop ve İnebolu’da konsolos temsilcilikleri bulunmaktaydı. Kentteki Rus vatandaşlarının toplam sayısı 343 olup çoğu Rum ve Ermeni asıllıydı.
- Belçika Konsolosluğu: Vapur acentası olan bir konsolos ve bir hukukçu görev yapmaktaydı.
- Yunan Konsolosluğu: Bir konsolos, bir tercüman ve bir hukukçunun görev yaptığı konsolosluğun Rus Konsolosuyla yakın ilişkileri bulunmakta olup, kentte yaşayan Yunan vatandaşı sayısı 92’dir.
Palgrave’in 1868 tarihli listesinde olmamakla birlikte Osmanlı Hariciye Nezareti’nin 1888 yılı dokümanlarında kentte ayrıca Amerikan konsolosluğunun bulunduğu görülmektedir[7].
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Notlar
[1] Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Dahiliye-i İdare-i Umumiye No.E 28/25
[2] Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Dahiliye-i İdare-i Umumiye No.78-3/24
[3] Detaylı bilgi için Beyoğlu, 1999: 479-88
[4] ‘Müslüman Muhacirler’. Tasvir-i Efkar, 11 Mayıs 1919; Usta, 2014: 139
[5] Bayur, 1983: 186-189
[6] F.O. 195 \ 812
[7] Girgin, 1994: 66-69